İnsanlık, yüzyıllardır denizleri keşfetmeye çalışsa da, su altını kalıcı olarak kaydetme fikri, fotoğrafçılığın icadından sonra ortaya çıktı ve başlangıcı zorlu bir süreç oldu.
İlk Adımlar ve Ön Sözler
Sualtı fotoğrafçılığının babası olarak kabul edilen kişi, Fransız biyolog ve fotoğrafçı Louis Boutan‘dır. Boutan, su geçirmez bir kutu içine yerleştirdiği kamerasıyla, modern ekipmanların olmadığı bir dönemde büyük bir çığır açtı.
- 1893: Dünyanın İlk Sualtı Fotoğrafı: Boutan, Fransa’nın Banyuls-sur-Mer kıyılarında, kamerası ve flaş olarak kullandığı büyük bir magnezyum ampulü kullanarak, su altındaki ilk fotoğrafı çekti. Bu fotoğraf, uzun bir pozlama süresi ve yoğun bir hazırlık gerektiren, karanlık ve sisli bir görüntüydü, ancak bir ilkti.
- 1920’ler – 1940’lar: Gelişen Ekipmanlar: Boutan’dan sonra, sualtı fotoğrafçılığı yavaş yavaş gelişmeye devam etti. Özellikle 1930’larda, Amerikalı fotoğrafçı Bruce Mozert, basit su geçirmez kaplamalar ve bazen daha net görüntüler elde etmek için suyun altına süt dökme gibi yaratıcı (ve komik!) yöntemler kullanarak, ikonik pin-up kızlarının su altı fotoğraflarını çekti.

Türkiye’deki Başlangıç
Türkiye’de sualtı fotoğrafçılığı, dünya çapındaki gelişmelere paralel olarak nispeten erken bir tarihte başladı.
- 1952: Türkiye’nin İlk Sualtı Karesi: Türkiye’deki bu maceranın başlangıcı, Rasim Divanlı‘ya dayanır. Divanlı, İzmir’de, deniz çayırları arasında bir karagöz balığını görüntüleyerek ülkenin ilk sualtı fotoğrafını çekti. O dönemde sünger avcılarının hakim olduğu denizlerde, Divanlı ve sonrasında kendi koruma kılıfını geliştirerek ona katılan Mustafa Kapkın gibi isimler, su altı görüntü avcılığını Türkiye’ye tanıttı.
Dijital Devrim ve Popülerleşme
Son 10-20 yılda yaşanan dijital teknoloji patlaması, sualtı fotoğrafçılığını sadece profesyonellere ait olmaktan çıkardı. Artık kompakt, DSLR ve aynasız kameralar için üretilen dayanıklı, su geçirmez kılıflar (housing) ve güçlü harici flaşlar (strobe), bu tutkuya başlamayı her zamankinden daha erişilebilir kıldı. Teknoloji, su altındaki renk ve ışık kayıplarıyla mücadeleyi kolaylaştırarak, nefes kesici görüntülerin yakalanmasını sağladı.
2. Sualtı Fotoğrafçılığının Zorlukları ve Temel Bileşenleri
Sualtı, karadaki fotoğrafçılıktan tamamen farklı bir ortamdır. Görüntü kalitesini etkileyen üç temel fiziksel zorluk vardır: Işık, Renk ve Görüş Alanı (Bulanıklık).
Işığın ve Rengin Kaybı (Absorpsiyon)
Su, ışığı hızla emer. Derinlere indikçe, ışık dalga boyları sırayla kaybolur:
- Kırmızı: En hızlı kaybolan renktir, genellikle 5 metreden sonra neredeyse tamamen yok olur.
- Turuncu ve Sarı: Kırmızıdan sonra kaybolmaya başlar.
- Yeşil ve Mavi: En uzun süre kalan renklerdir, bu yüzden derin sular mavi görünür.
Bu renk kaybını telafi etmek, sualtı fotoğrafçılığının en büyük zorluğudur. Çözüm ise genellikle yapay ışık kullanmaktan geçer. Harici flaşlar (strobe), konunun üzerindeki kaybolan renkleri geri getirerek canlı ve çarpıcı görüntüler elde edilmesini sağlar.
Odak ve Görüş Alanı Sınırlaması
Su ortamı, karadaki havaya göre 800 kat daha yoğundur ve bu yoğunluk, netliği ciddi şekilde azaltır. Sudaki partiküller (plankton, kum vb.), fotoğraf makinesinin flaşı yansıttığında ortaya çıkan “kar fırtınası” etkisi yaratır. Bu durum, fotoğrafçıyı bir kurala uymaya zorlar: Konuya Mümkün Olduğunca Yakın Olun!
- Yakın Olmak: Konuya ne kadar yaklaşırsanız, aradaki su miktarı o kadar azalır ve görüntü o kadar netleşir, renk kaybı o kadar azalır.
- Makro ve Geniş Açı: Bu nedenle sualtı fotoğrafçılığında iki tür lens öne çıkar: Çok küçük detayları yakalamak için makro ve büyük konuları veya manzaraları yakalamak için geniş açı.
Dalgıç Olmak Zorunluluğu
Kamera ayarları, ekipman bilgisi ve kompozisyon kuralları önemli olsa da, sualtı fotoğrafçılığının ilk ve en önemli şartı iyi bir dalıcı olmaktır.
- Nötr Yüzerlilik (Neutral Buoyancy): Kamerayı titremeden tutmak, konuyu takip etmek ve en önemlisi deniz canlılarına zarar vermemek için mükemmel bir yüzerlilik kontrolüne sahip olmak gerekir. Kötü yüzerlik, fotoğrafınızı mahvetmekle kalmaz, mercanlara ve hassas deniz yaşamına da zarar verebilir.
3. Sualtı Fotoğrafçılığına Başlarken 5 Temel İpucu
Sualtı fotoğrafçılığına başlamak göz korkutucu görünebilir, ancak doğru başlangıçla bu maceranın tadını çıkarabilirsiniz. İşte size yol gösterecek 5 temel ipucu:
- Önce Dalış Becerilerinizi Geliştirin: Kamerayı elinize almadan önce dalış sertifikanızı alın ve dalışlarınızda kendinizi rahat hissedene kadar pratik yapın. Mükemmel nötr yüzerlilik, başarılı sualtı fotoğrafçılığının anahtarıdır. Yüzerliliğiniz dalış arkadaşınızdan veya konunuzdan daha önemli olmalı.
- Doğru Ekipmanla Başlayın: En pahalı DSLR ve kılıf sistemiyle başlamak zorunda değilsiniz. Giriş seviyesinde, uygun fiyatlı kompakt kameralar ve onlara özel kılıflar, su altı ışığını ve ayarlarını anlamak için harika bir başlangıçtır. Bütçeniz varsa, en büyük farkı yaratan, kamera değil harici flaş (strobe) almaktır. Strobe, kaybolan renkleri geri getiren en kritik araçtır.
- Konuya Yaklaşın, Daha da Yaklaşın: Sualtı fotoğrafçılığının mantra’sıdır: “Konuya ne kadar yaklaşırsan o kadar iyi fotoğraf çekersin.” Bu, bulanıklık ve renk kaybını en aza indirmenin tek yoludur. Geniş açıda manzaralar için konuya yaklaşın; makroda ise olabildiğince yakınlaşın.
- Açıya Dikkat Edin (Yukarı Bakın): Çoğu yeni başlayan, konuyu yukarıdan aşağıya (yüzeye doğru) çeker. Bu, karanlık bir deniz tabanı veya kalabalık bir fon oluşturur. Bunun yerine, mümkünse konunun seviyesine inin ve hatta hafifçe yukarı doğru (yüzeye doğru, maviye) bir açı kullanın. Bu, konunuzun daha dramatik görünmesini ve arka planda temiz bir mavi fon elde etmenizi sağlar.
- Işığınızı Kontrol Edin (Beyaz Ayarı ve Flaş): Otomatik beyaz ayarı, su altında genellikle başarısız olur. Sığ sularda manuel beyaz ayarını kullanmayı deneyin. Daha derin sularda ise flaş kullanmak zorunludur. Flaşınızı TTL (otomatik) yerine manuel ayarlarda kullanmayı öğrenmek, çekimleriniz üzerinde size tam kontrol sağlayacak ve sanatsal karelerin kapısını açacaktır. RAW formatında çekim yaparak, renk düzeltmeleri için bilgisayar başında daha fazla esnekliğe sahip olursunuz.

Leave A Comment